Şimdi ey efendi, bu kâtibi idrâk et! Çünkü senin için imâmlık mevki’i varsa, onun için hitâb etme mevki’i vardır ki, o hitâb etmenin dışında bir şeyle bağımsız değildir. O hitâb etmede imâmdır. Eğer sen hitâb etmesinde onunla berâber olursan, ona hizmet içindir. Fakat senin ihâtandaki imâmlığa Hakk’ın yerleşmesi için, bu ve onun cemâatinde olan onun dışındakiler dâhildir. Bundan dolayı onun hürmetine riâyet et! O senin mühürdârındır; ve senden hitâb edilendir. Ve ona muhabbet et, yoksa senin üzerine mülkünü bozar. Çünkü yardımcı ona muhtaçtır. Senin ve yardımcının gâyesi meskeninin idâresidir. Ve onun yazdıkları, köyün hakkında, sen istesen de, senin istediğin şey sebebiyle değil, ona ulaşmış olan şey sebebiyle cereyân eder. Ve bilesin ki, muhakkak hazret için, ancak köyü sebebiyle ma‘nâ vardır. Şimdi eğer köy bozulur ve senin üzerine hücûm ederse, bu mülkün bozulmasına sebep olur. Ve senin için onun telâfisi nasıl olur? Ve o fücûr ve takvâ üzerine emîndir. Ve senin mülkün ise bu iki sıfatı berâberce kabul eder. Ben sana nasîhat ettim, buna sarıl!
Ya’nî ey efendi olan rûh! Yukarıda îzâh ettiğimiz kâtibin vasıflarını idrâk et! Bu idrâk sana pek lâzımdır. Çünkü halîfeliğin dolayısıyla senin için vücûd mülkünde imâmlık mevki’i varsa, onun için de hitâb etme mevki’i vardır.
Ve o kâtib hitâb etme mevki’inin dışında olan işlerde bağımsız değildir, belki sana tâbi’dir. Fakat hitâb etme işinde imâm olduğundan bağımsızdır.
Sen vücûdu harekete geçirici oluşun yönüyle eğer onunla berâber olursan, onun hitâb etme vazîfesini lâyıkıyla yerine getirebilmesine hizmet içindir.
Fakat Hakk’ın hükümlerini yerleştirmek için, bu kâtib ve onun cemâatinde olan o kâtibin dışındakiler, senin ihâtandaki imâmlığa dâhildir. Çünkü vücûd mülkü senin işlerinin açığa çıkması için sonradan olmuştur. Ve sen o mülkün hâkimisin. Şimdi mâdemki kâtib senin mülkünde hitâb etme işinde imâmdır ve bu vazîfe ona verilmiştir, sen ona hürmette kusûr etme!
O kâtib senin mühürdârındır. Ve idâren altındakilere olan hitâbı, senin tarafından ve sana izâfe edilerek gerçekleşir. Ve ona muhabbet et ve hoş tut, kabalık ile muâmele etme! Aksi halde senin üzerine mülkünü bozar. Çünkü yardımcın olan akıl işleri çevirmekte ona muhtaçtır. Oysa senin gâyen ile yardımcının gâyesi ve maksadı, meskeninin, ya‘nî mülkünün işlerini güzel bir şekilde idâre etmektir.
Ve kâtibin yazdığı şeyler, sen her ne kadar murâd edersen et, senin istediğin şey sebebiyle değil, ona görünme yeri olduğun isim hazretinden ulaşan şey sebebiyledir. Ve o köyün, ya‘nî senin tâbi’lerin olan a‘zâ ve organların hakkında bu kendisine ulaşan şeyleri yazar.
Bilesin ki, muhakkak hazret için ancak köyü sebebiyle ma’nâ vardır. Ya‘nî senin şehrin olan idâre merkezin için tasarrufun ma’nâsı, ancak köyün, ya‘nî tâbi’lerinin sâkin olduğu köyler sâyesindedir. Ve onlar senin a‘zâ ve organlarındır. A‘zâ ve organlar olmasa fiiller açığa çıkmaz ve tasarruf belli olmaz.
Şimdi eğer köyün bozulur ve isyân ederek senin üzerine hücûm ederse, bu hâl mülkünün bozulmasına sebep olur. Ve bu bozulma ve isyân karşısında nasıl işlerini tanzîm ederek yitirileni telâfî edersin?
Ve o kâtib günah ve takvâ üzerine emîndir. Ya‘nî bu şerhin başlarında geçtiği üzere, nefis günah ile değiştirme ve takvâ ile temizleme mahalli olup kâtib bunların her ikisini de yazar. Ve senin mülkün olan nefis bu iki sıfatı da berâber kabûl eder. Bundan dolayı yukarıdan beri ben sana nasîhat ettim. Bu nasîhatım içerisinde muâmele icrâ etmeye devâm et!